aohbet islami chat omegla türk sohbet cinsel sohbet dini chat

Geleceğin endişesi 'eko-kaygı'ya dikkat

SAĞLIK (DHA) - Demirören Haber Ajansı | 28.04.2025 - 11:08, Güncelleme: 28.04.2025 - 11:08
 

Geleceğin endişesi 'eko-kaygı'ya dikkat

Memorial Antalya Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nden Uzm. Dr. Fatma Arkaz, gelecek kaygısı konusunda atılması gereken adımlardan bahsetti.

haberimizvar.net- İklim değişikliğinin insan kaynaklı faaliyetlerin, küresel atmosferin bileşimini doğrudan ya da dolaylı biçimde etkilemesi sonucunda ortaya çıkan uzun vadeli iklimsel farklılaşmalar olarak tanımlandığını aktaran Fatma Arkaz, "İklim değişikliği, beklenenden çok daha hızlı bir şekilde meydana gelmekte ve bu hız onu bir iklim krizi haline getirmektedir. İnsanlık için varoluşsal bir tehdit oluşturan bu kriz, sağlık tehlikelerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. İklim değişikliğinin zihinsel ve duygusal dünyamızı da etkilediğini anlamaya başladıkça, bu etkilere isim verebilmek için yeni kavramlar gelişiyor. Örneğin, 'ekolojik yas' ve 'eko-kaygı', insanların iklim değişikliğiyle birlikte hissettiği kayıp ve endişeleri tanımlamak için kullanılan yeni terimlerdir" dedi. TOPLUM OLARAK DESTEĞE İHTİYAÇ VAR Eko-kaygının aslında iklim krizine verilen doğal ve insani bir tepki olduğunu söyleyen Arkaz, "Ancak zamanla bu kaygı, bireylerin toplum ve gelecek hakkındaki umutlarını sarsabilir; yerini öfke, umutsuzluk ya da çaresizlik gibi duygular alabilir. Artan sıcaklıklar, zaten var olan ruhsal sorunları daha da ağırlaştırabilirken; aşırı hava olayları ve doğal afetler, insanların yaşadığı travmaların sayısını da artırıyor. Bu durum, toplum genelinde ruh sağlığı alanında daha fazla desteğe ihtiyaç duyulacağını açıkça ortaya koyuyor" diye konuştu. UMUTSUZLUĞA SÜRÜKLÜYOR İklim krizine karşı yürütülen mücadelenin yalnızca doğayı korumakla sınırlı olmaması gerektiğini kaydeden Arkaz, "İnsanın iç dünyasını da onarmayı hedeflemelidir. Çünkü bu kriz, sadece ekosistemleri değil; kişilerin umutlarını, güven duygusunu ve geleceğe dair hayalleri de sarsmaktadır. Bu yüzden çözüm arayışları, bireysel çabaların ötesine geçip toplumsal bir dayanışma ve ruhsal iyileşme sürecine dönüşmelidir. Doğayla kurulan bağ güçlendikçe, sadece ağaçlar değil; içimizdeki denge ve huzur da yeniden filizlenebilir" dedi. Ruh sağlığını korumak ve güçlendirmek için doğayla ve toplumla yeniden bağ kurulması gerektiğini, bilinçli tercihler yapılması ve dayanışma içinde olunmsırektiğini aktaran Arkaz, "Çünkü iklim krizi, sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik bir müdahale alanıdır" dedi. Arkaz, ruh sağlığını olumlu yönde etkilemek için dikkat edilmesi gerekkenleri ise şöyle sıraladı: "Doğayla yeniden bağ kurun; Doğa, insan psikolojisi için güçlü bir iyileştirici kaynak olabilir. Parkta yürüyüş yapmak, toprağa dokunmak ya da sadece bir ağacın altında oturmak bile stres seviyesini azaltabilir. Bu tür deneyimler, bireyin doğayla olan bağını güçlendirerek yalnızlık hissini hafifletir ve aidiyet duygusunu besler. Çevre dostu yaşam tarzını benimseyin; Günlük yaşam alışkanlıklarımızı değiştirmek, hem çevresel etkileri azaltır hem de bireyin psikolojik iyilik halini destekler. Daha az tüketmek, atık üretimini azaltmak, geri dönüşüme önem vermek, yürümeyi ya da bisikleti tercih etmek gibi adımlar, bireye sorumluluk duygusu ve tatmin hissi kazandırır. Küçük de olsa bir katkı sağladığını bilmek, çaresizlik hissinin önüne geçer ve içsel bir güçlenme sağlar. Duygularla sağlıklı şekilde başa çıkmayı öğrenin; Eko-kaygı ya da çevresel belirsizlik karşısında hissettiğimiz stres ve korkular, bastırılmak yerine tanınmalı ve sağlıklı yollarla ifade edilmelidir. Farkındalık (mindfulness), nefes egzersizleri, sanatla uğraşmak, yazı yazmak veya profesyonel psikolojik destek almak, duygusal dengeyi korumaya yardımcı olabilir. Duygularla baş etmek, eyleme geçmenin ve umut üretmenin ilk adımıdır."
Memorial Antalya Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nden Uzm. Dr. Fatma Arkaz, gelecek kaygısı konusunda atılması gereken adımlardan bahsetti.

haberimizvar.net- İklim değişikliğinin insan kaynaklı faaliyetlerin, küresel atmosferin bileşimini doğrudan ya da dolaylı biçimde etkilemesi sonucunda ortaya çıkan uzun vadeli iklimsel farklılaşmalar olarak tanımlandığını aktaran Fatma Arkaz, "İklim değişikliği, beklenenden çok daha hızlı bir şekilde meydana gelmekte ve bu hız onu bir iklim krizi haline getirmektedir. İnsanlık için varoluşsal bir tehdit oluşturan bu kriz, sağlık tehlikelerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. İklim değişikliğinin zihinsel ve duygusal dünyamızı da etkilediğini anlamaya başladıkça, bu etkilere isim verebilmek için yeni kavramlar gelişiyor. Örneğin, 'ekolojik yas' ve 'eko-kaygı', insanların iklim değişikliğiyle birlikte hissettiği kayıp ve endişeleri tanımlamak için kullanılan yeni terimlerdir" dedi.

TOPLUM OLARAK DESTEĞE İHTİYAÇ VAR

Eko-kaygının aslında iklim krizine verilen doğal ve insani bir tepki olduğunu söyleyen Arkaz, "Ancak zamanla bu kaygı, bireylerin toplum ve gelecek hakkındaki umutlarını sarsabilir; yerini öfke, umutsuzluk ya da çaresizlik gibi duygular alabilir. Artan sıcaklıklar, zaten var olan ruhsal sorunları daha da ağırlaştırabilirken; aşırı hava olayları ve doğal afetler, insanların yaşadığı travmaların sayısını da artırıyor. Bu durum, toplum genelinde ruh sağlığı alanında daha fazla desteğe ihtiyaç duyulacağını açıkça ortaya koyuyor" diye konuştu.

UMUTSUZLUĞA SÜRÜKLÜYOR

İklim krizine karşı yürütülen mücadelenin yalnızca doğayı korumakla sınırlı olmaması gerektiğini kaydeden Arkaz, "İnsanın iç dünyasını da onarmayı hedeflemelidir. Çünkü bu kriz, sadece ekosistemleri değil; kişilerin umutlarını, güven duygusunu ve geleceğe dair hayalleri de sarsmaktadır. Bu yüzden çözüm arayışları, bireysel çabaların ötesine geçip toplumsal bir dayanışma ve ruhsal iyileşme sürecine dönüşmelidir. Doğayla kurulan bağ güçlendikçe, sadece ağaçlar değil; içimizdeki denge ve huzur da yeniden filizlenebilir" dedi.

Ruh sağlığını korumak ve güçlendirmek için doğayla ve toplumla yeniden bağ kurulması gerektiğini, bilinçli tercihler yapılması ve dayanışma içinde olunmsırektiğini aktaran Arkaz, "Çünkü iklim krizi, sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik bir müdahale alanıdır" dedi.

Arkaz, ruh sağlığını olumlu yönde etkilemek için dikkat edilmesi gerekkenleri ise şöyle sıraladı:

"Doğayla yeniden bağ kurun; Doğa, insan psikolojisi için güçlü bir iyileştirici kaynak olabilir. Parkta yürüyüş yapmak, toprağa dokunmak ya da sadece bir ağacın altında oturmak bile stres seviyesini azaltabilir. Bu tür deneyimler, bireyin doğayla olan bağını güçlendirerek yalnızlık hissini hafifletir ve aidiyet duygusunu besler.

Çevre dostu yaşam tarzını benimseyin; Günlük yaşam alışkanlıklarımızı değiştirmek, hem çevresel etkileri azaltır hem de bireyin psikolojik iyilik halini destekler. Daha az tüketmek, atık üretimini azaltmak, geri dönüşüme önem vermek, yürümeyi ya da bisikleti tercih etmek gibi adımlar, bireye sorumluluk duygusu ve tatmin hissi kazandırır. Küçük de olsa bir katkı sağladığını bilmek, çaresizlik hissinin önüne geçer ve içsel bir güçlenme sağlar.

Duygularla sağlıklı şekilde başa çıkmayı öğrenin; Eko-kaygı ya da çevresel belirsizlik karşısında hissettiğimiz stres ve korkular, bastırılmak yerine tanınmalı ve sağlıklı yollarla ifade edilmelidir. Farkındalık (mindfulness), nefes egzersizleri, sanatla uğraşmak, yazı yazmak veya profesyonel psikolojik destek almak, duygusal dengeyi korumaya yardımcı olabilir. Duygularla baş etmek, eyleme geçmenin ve umut üretmenin ilk adımıdır."

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.