Yıl 2020 idi ve ‘Patara Yılı’ olarak ilan edilmişti. Bir yıl önce ‘Göbeklitepe Yılı’ idi ve oldukça görkemli etkinliklerle anılardaki yerini almıştı. Fakat 2020’nin hemen başlarında yaşanan ve dünyada milyonlarca insanın ölümüne sebep olan COVID-19 pandemisinde hepimiz marketten aldıklarımızı evimizde yıkamadan tüketemez olmuştuk. Birilerine temas ettiğimizde kolonya veya dezenfaktan kullanıyorduk. Maskesiz sokağa çıkamıyorduk. Günlerce evden çıkamadık. Tüm kültür ve sanat aktiviteleri iptal edilmişti. Sevdiklerimizle dahi yan yana gelemiyorduk. Tam da bu günlerde üç güçlü kadın “Biz Bir Şeyler Yapmalıyız” diyerek koşulları değiştirmeyi, rol üstlenmeyi göze alarak Trio Patara’yı kurdular.  Ya koşullara sığınıp mazeretlerle yaşayacaklardı ya da koşulları kabul edip “Daha İyiye Ulaşmak İçin Ne Yapabiliriz?” sorusuna cevap arayacaklardı. Ve onlar koşulları kabul edip, zorlukları hepimizin hayatı için fırsata çevirmek için “Haydi” dediler. “Sanat her zorluğun çözümüdür” önermesinin gerçekten hayat bulmuş karşılığı Trio Patara’dır. Trio Patara grubu; Antalya Devlet Senfoni Orkestrası sanatçıları Doç. Dr. Lelya Bayramoğulları (Flüt), Aslıhan Güngör (Arp) ve Mersin Devlet Opera ve Bale sanatçısı Simge Büyükedes’den (Soprano) oluşmaktadır. İlk konserlerini 2020 yılında 'Patara Yılı' etkinlikleri çerçevesinde tarihi Likya Birliği Meclisi binasında veren Trio Patara, klasik müzikle Anadolu'nun zengin melodilerini ustaca harmanlayarak dinleyicilerine benzersiz bir deneyim sundular. Daha sonrasında birçok yerde müzik severlerin yüreklerine dokunan konserler verdiler. Bu ekmeğin kokusu, bu sanat şöleni, bu ocak, bu ateş çok yerlerde yandı yakıldı ve yankılandı. Üç kadın, Üç Güzel ruh, Üç Kardeş, Üç Yoldaş ki bana göre onlar Üç Silahşor. Zor koşulları reddeden, onu sanatla yaşanılır ve katlanılır hale getiren Üç Savaşçı. Kendileri kendilerini ‘Dartanyan’ veya ‘Üç Dionysos’ tanımlasalar da kendi halelerini isimlendirirken eksik bırakmış olurlar. İşte bu Üç Dionysos 2025 yılının üçüncü ayının üçüncü gününde beşinci kuruluş yıllarını İzmirli sanat severlere İZDOB sahnesinde muhteşem bir gece yaşatarak kutladılar. İyi ki sanat var. Sanat, insan dan insana, geçmişten geleceğe, geceden gündüze, karanlıktan aydınlığa yol olmak, yol açmak, köprü olmak, köprü kurmaktır. Onları bu yolun mimarları, bu köprünün ustaları olarak sanat hayatlarına devam etmekteler. Kendilerini yakından tanımanın onuruyla da bu geceyi İzmir, Bornava KSM Necdet Aydın Sahnesi’ndeki “kuzey ışıklarının şovunu” tıklım tıklım dolu salonunda sonsuza kadar ulaşacak alkışlarla izledik. Yenilenmiş repertuvarlarıyla İzmir Programında; “Eva Maria, Beste: G. Caccini”, “Melodie, Beste: L. Denza”, “Die Flöte, Beste: B. Randhartinger”, “Sevmek Nedir?, Beste: Yalçın Tura”, “Duo Flüt ve Arp İçin, Besteci: F. Amirow”, “Ayrılık, Beste: A. Selimi, Düzenleme: Özge Gülbey”, “Uzun İnce Bir Yoldayım, Açık Veysel Şatıroğlu, Düzenleme: Y. Yalçın”, “Yemen Türküsü, Anonim, Düzenleme: Özge Gülbey”, “Çanakkale Türküsü, Anonim, Düzenleme: Özge Gülbey”, “Patara, Beste: Özge Gülbey, Trio Patara’ya ithafen”, “Oblivion, Beste: A. Piazzola” yer aldı. Özge Gülbey’in de sahneye çıkıp Patara Sütini bestelerken hangi duyguları yaşadığını anlatması gecenin hem sürprizi hem de bir başka boyuttaki zenginliği idi. Umuyorum bu üç güzel insanla herkesin yolları bir gün kesişir. Klasik müziğin büyüsünü, Anadolu’nun renkleri ve ezgileriyle kanaviçe işler gibi yan yana getirip işleyen Trio Patara sanat yolculuğunda sanat severlere imgesel bir yolculuk sunmakta. Kendileri benim onurlarım. Arkadaş olarak, kardeş olarak, sanatlarını imrenerek izleyen bir sanat sever olarak teşekkür ediyorum. Yolunuzda yürüyorum. Yolunuzda yürüyoruz.