aohbet islami chat omegla türk sohbet cinsel sohbet dini chat
İbrahim Akkaya
Köşe Yazarı
İbrahim Akkaya
 

Sorumsuz sorumlular!

Çok acılı, bir o kadar da kritik günlerden geçiyoruz. Ucuz ölümlerin olduğu ülkede, sorumlu sorumsuzların 'bu işin içinden nasıl çıkarım, koltuğu nasıl korurum' anlayışını sürdürdüğü sürede yeni felaketler kapımızı çalacak, sorumsuz sorumluların nasıl kıvırttıklarına bundan önce olduğu gibi, bundan sonra da tanık olacağız. Bolu Kartalkaya yangını ve sonrasında yaşananlar bu ülkenin içinde bulunduğu acı durumun bir göstergesi olarak tarihe geçecek. Selçuk Tepeli'nin 'Patron sizsiniz' sözlerini çok beğeniyorum. Yıllardır patronun halkın olduğunu söylüyor ama bu ülkenin patronları, yine de sorumsuz sorumluların akla hayale gelmeyen, buram buram bahane, bir o kadar da riyakarlık kokan bahanelerine prim tanıyor. YETER ARTIK BIKTIK SİZDEN Bu ülkenin halkı, bu ülkenin her bir patronunun 'Daha mutlu, daha huzurlu' geçinmenin kolay olduğu bir ülkede elbette hakkı var. Var da Türkiye'nin patronları, kendilerine patronluk taslayanlara, 'Yeter artık, git artık, bıktık sizden' demiyor, diyemiyor.. Gerçek şu ki ülkemizde korku imparatorluğu yaratıldı. Herkes düşüncesini özgürce söyleyemiyor.  Herkeste sabahın köründe polisin kapıyı çalma korkusu var. Yazan, çizen, düşünen ile yönetim aşamasında olanlar ile onların aile ve yakınları daha çok duyuyor korkuyu. Emekli perişan, işçi perişan, memur perişan, esnaf perişan kendilerine layık görülen sadaka gelirle yaşam savaşı veriyor. Veriyor da gerçekleri sadece bir avuç korkusuz söylüyor, haykırıyor, sonuç belli gözaltı, soruşturma, tutuklama. BÖYLE GELMİŞ BÖYLE GİTMESİN Nereye kadar gider, nasıl olur, nerede dibe vururuz belirsiz. Türkiye'nin kaynaklarını bir avuç mutlu azınlık tüketiyor, geriye kalanlardan şükretmesini istiyor bazı muhteremler. Çok kullanılan bir ifade dedir 'Böyle gelmiş, böyle gider'. Bir teslimiyet ifadesi aynı zamanda. Ne zaman 'Böyle gelmiş, artık böyle gitmeyecek' dersek, bu anlayışta toplum olarak birleşirken, o zaman böyle gitmeyeceğini birileri görecek, belki de kentin ve bu ülkenin gerçek patronlarının kaderi değişecek. Şunu kimse aklından çıkarmasın. Bu ülkeyi kuranlara olduğu gibi, bu ülkeyi gelecekte yöneteceklere de borcumuz var. Çocuklarımıza, torunlarımıza yaşanabilir bir kent ve ülke bırakmak en önemli görevimiz. Bunun içinde mış gibi yapmak yerine Antalya'ya ve Türkiye'ye adam gibi sahip çıkmanın zamanı geldi de geçiyor bile. Artık bahane yok, kıvırtmak yok, yalanla, dolanla kafa karıştırmak yok. Çünkü bıçak kemiğe çoktan dayandı. Asla beterin beteri var demeyin, daha beteri nasıl olacak arkadaş?    
Ekleme Tarihi: 24 Ocak 2025 - Cuma

Sorumsuz sorumlular!

Çok acılı, bir o kadar da kritik günlerden geçiyoruz. Ucuz ölümlerin olduğu ülkede, sorumlu sorumsuzların 'bu işin içinden nasıl çıkarım, koltuğu nasıl korurum' anlayışını sürdürdüğü sürede yeni felaketler kapımızı çalacak, sorumsuz sorumluların nasıl kıvırttıklarına bundan önce olduğu gibi, bundan sonra da tanık olacağız.

Bolu Kartalkaya yangını ve sonrasında yaşananlar bu ülkenin içinde bulunduğu acı durumun bir göstergesi olarak tarihe geçecek. Selçuk Tepeli'nin 'Patron sizsiniz' sözlerini çok beğeniyorum. Yıllardır patronun halkın olduğunu söylüyor ama bu ülkenin patronları, yine de sorumsuz sorumluların akla hayale gelmeyen, buram buram bahane, bir o kadar da riyakarlık kokan bahanelerine prim tanıyor.

YETER ARTIK BIKTIK SİZDEN

Bu ülkenin halkı, bu ülkenin her bir patronunun 'Daha mutlu, daha huzurlu' geçinmenin kolay olduğu bir ülkede elbette hakkı var. Var da Türkiye'nin patronları, kendilerine patronluk taslayanlara, 'Yeter artık, git artık, bıktık sizden' demiyor, diyemiyor.. Gerçek şu ki ülkemizde korku imparatorluğu yaratıldı. Herkes düşüncesini özgürce söyleyemiyor. 

Herkeste sabahın köründe polisin kapıyı çalma korkusu var. Yazan, çizen, düşünen ile yönetim aşamasında olanlar ile onların aile ve yakınları daha çok duyuyor korkuyu. Emekli perişan, işçi perişan, memur perişan, esnaf perişan kendilerine layık görülen sadaka gelirle yaşam savaşı veriyor. Veriyor da gerçekleri sadece bir avuç korkusuz söylüyor, haykırıyor, sonuç belli gözaltı, soruşturma, tutuklama.

BÖYLE GELMİŞ BÖYLE GİTMESİN

Nereye kadar gider, nasıl olur, nerede dibe vururuz belirsiz. Türkiye'nin kaynaklarını bir avuç mutlu azınlık tüketiyor, geriye kalanlardan şükretmesini istiyor bazı muhteremler. Çok kullanılan bir ifade dedir 'Böyle gelmiş, böyle gider'. Bir teslimiyet ifadesi aynı zamanda. Ne zaman 'Böyle gelmiş, artık böyle gitmeyecek' dersek, bu anlayışta toplum olarak birleşirken, o zaman böyle gitmeyeceğini birileri görecek, belki de kentin ve bu ülkenin gerçek patronlarının kaderi değişecek. Şunu kimse aklından çıkarmasın. Bu ülkeyi kuranlara olduğu gibi, bu ülkeyi gelecekte yöneteceklere de borcumuz var. Çocuklarımıza, torunlarımıza yaşanabilir bir kent ve ülke bırakmak en önemli görevimiz. Bunun içinde mış gibi yapmak yerine Antalya'ya ve Türkiye'ye adam gibi sahip çıkmanın zamanı geldi de geçiyor bile. Artık bahane yok, kıvırtmak yok, yalanla, dolanla kafa karıştırmak yok. Çünkü bıçak kemiğe çoktan dayandı. Asla beterin beteri var demeyin, daha beteri nasıl olacak arkadaş?

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.