Recep Esengil
Köşe Yazarı
Recep Esengil
 

Yanlış park cezası artık yok gibi!

Türkiye’nin de Antalya’nın da gündemi o denli yoğunki bazı haberler gözümüzden kaçıyor. Bunlardan birisi de fahri trafik müfettişlerinin (FTM) artık hatalı park etmiş araçlar için ceza tutanağı hazırlayamayacağı haberiydi. Konuya girmeden kısaca hatırlatmak istiyorum. Kimdir bu müfettişler, ne iş yaparlar?  1997 yılında çıkartılan bir yönetmelikle belirli şartları yerine getiren vatandaşlara bazı trafik ihlalleriyle ilgili ceza tutanağı hazırlama yetkisi verilen kişilerdir. Sistemin amacı özellikle ölümlü trafik kazalarının önlenmesine yardımcı olmak, trafikte daha güvenli ortam sağlanmasına katkı sağlamaktır. Ülkenin her yerinde görev yapabilen fahri trafik müfettişleri yazılı yemin ederek göreve başlarlar ve yaptıkları bu işten dolayı hiçbir ücret almazlar. Bugün Türkiye’de 35 bine yakın FTM bulunmaktadır. Gördükleri ihlalleri elektronik ortamda bulunan tutanak vasıtasıyla ilgili makamlara 7 gün içinde bildirirler. Hakkında tutanak tutulan kişinin de cezasının tebliğinden itibaren 15 gün içinde tutanağa itiraz hakkı bulunmaktadır.  Ulusal kanallardan öğreniyoruz ki yoğun şikâyetler üzerine Emniyet Genel Müdürlüğü yönetmelikte yapılan değişiklikle FTM’lerinin park ihlallerine ceza yazması kaldırılıyor. Haberi veren kadın spikerin sesinden ve yüzünden anlıyoruz birçok kişi gibi o da mağdur olmuş bu karardan oldukça memnun görünüyor. Sokak röportajlarında da aynı memnuniyet yansıyor ekranlara. Haber sonrası Türkiye Fahri Trafik Müfettişleri Derneği Başkanı’nın yaptığı açıklamaya baktığımız da ise müfettişler tarafından hazırlanan tutanakların yüzde 60’ını park ihlalleri oluşturuyor. Ancak tüm ceza tutanaklarına itiraz ise sadece binde dokuz. O halde sorun çokta fahri müfettişlik sisteminden kaynaklanmıyor. Özellikle büyük kentler ile yaz ve kış nüfusu arasında büyük farklar olan turizm bölgelerinde ciddi boyutta otopark sorunu yaşanmaktadır. Boş park yeri bulmak imkânsız gibidir. Ya, “en iyi otopark yeri park yapılmaz levhalarının altıdır” diyerek ceza işi şansa bırakılıyor, ya da flaşörleri yani şoförlerin diliyle “dörtlüler yakıldı mı kısa ya da uzun park yapma hakkı elde edildi” sanılıyor. FTM’leri de son zamanlarda ceza işini sıkı tutunca araç sahiplerinden tepkiler artmış hatta habere göre bazı yerlerde eylemler yapılmış. Değerli yetkililer de her zaman olduğu gibi sorunu kökten çözmüşler: Müfettişler park cezası yazmasın. Böylece her mahallenin başına her sokak arasına trafik polisi yerleştirilemeyeceğine göre ceza yeme riski de çok azalıyor. Herkes arabasını dilediği yere bırakıp rahatça uyuyabilir.  Kente ait sosyal donatı alanlarında yaşanan sorunların nedenlerini yıllardır tartıştığımız ve olumlu hiçbir ilerleme sağlayamadığımız için tekrar bu konuya değinmek istemiyorum. Çünkü değişen bir şey olmayacak. Herkes uyurken uyanıkların kenti nasıl bu hale getirdiklerini de bilmeyen kalmadı. Açıkçası çoğu insanında umurunda değil. Bende park cezasından kurtuldukları için sevinenlere iki fotoğraf üzerinden birkaç soru sormak istiyorum.       İlk resimdeki arabayı park eden kişi acaba hiç düşündü mü uyumadan önce? Benim yaşlı anne veya babam arabayı böyle park ettiğim için trafik yoluna inerse ya da eşim bebeğimizin arabasıyla birlikte mecburen trafiğin yoğun olduğu sokak üzerinde yürürse onlara bir araç çarpar mı ya da çarparsa ne olur diye? Tretuvara körler için yapılmış işaret çizgilerinin üzerine park ettiğime göre kör arkadaşım yoluna devam etmek için bu haliyle yoluna nasıl devam edecek, arabanın üstünden mi atlayacak yoksa o da bu haliyle yoldan mı yürümeye çalışacak?  Bırakalım onu geçelim ikinci fotoğrafa. Arabayı bu şekilde park edip evinize huzur içinde çıkan vatandaş ani bir kalp krizi geçirirse ya da Allah göstermesin bir şeye takıp düşer ve başını bir yere çarparsa ne olacak, ilk müdahaleyi yapacak sağlık ekibi ve ambulans nasıl girecek sokağa? Hadi kendisine bir şey olmadı, ama mahallede yangın çıktı veya bir felaket yaşandı nasıl ulaşacak itfaiye ya da kurtarma araçları ve personeli olay yerine? Aslında bunların hepsini biliyor ama yine de rahat rahat uyuyor toplum. Bir olay karşısında sorumlularsa her zamanki gibi çeşitli bahanelerle işin içinden kolayca sıyrılıyorlar. Neden mi? Çünkü onlar her zaman uyanık.
Ekleme Tarihi: 14 Ağustos 2024 - Çarşamba

Yanlış park cezası artık yok gibi!

Türkiye’nin de Antalya’nın da gündemi o denli yoğunki bazı haberler gözümüzden kaçıyor. Bunlardan birisi de fahri trafik müfettişlerinin (FTM) artık hatalı park etmiş araçlar için ceza tutanağı hazırlayamayacağı haberiydi. Konuya girmeden kısaca hatırlatmak istiyorum. Kimdir bu müfettişler, ne iş yaparlar?  1997 yılında çıkartılan bir yönetmelikle belirli şartları yerine getiren vatandaşlara bazı trafik ihlalleriyle ilgili ceza tutanağı hazırlama yetkisi verilen kişilerdir.

Sistemin amacı özellikle ölümlü trafik kazalarının önlenmesine yardımcı olmak, trafikte daha güvenli ortam sağlanmasına katkı sağlamaktır. Ülkenin her yerinde görev yapabilen fahri trafik müfettişleri yazılı yemin ederek göreve başlarlar ve yaptıkları bu işten dolayı hiçbir ücret almazlar. Bugün Türkiye’de 35 bine yakın FTM bulunmaktadır. Gördükleri ihlalleri elektronik ortamda bulunan tutanak vasıtasıyla ilgili makamlara 7 gün içinde bildirirler. Hakkında tutanak tutulan kişinin de cezasının tebliğinden itibaren 15 gün içinde tutanağa itiraz hakkı bulunmaktadır. 

Ulusal kanallardan öğreniyoruz ki yoğun şikâyetler üzerine Emniyet Genel Müdürlüğü yönetmelikte yapılan değişiklikle FTM’lerinin park ihlallerine ceza yazması kaldırılıyor. Haberi veren kadın spikerin sesinden ve yüzünden anlıyoruz birçok kişi gibi o da mağdur olmuş bu karardan oldukça memnun görünüyor. Sokak röportajlarında da aynı memnuniyet yansıyor ekranlara. Haber sonrası Türkiye Fahri Trafik Müfettişleri Derneği Başkanı’nın yaptığı açıklamaya baktığımız da ise müfettişler tarafından hazırlanan tutanakların yüzde 60’ını park ihlalleri oluşturuyor. Ancak tüm ceza tutanaklarına itiraz ise sadece binde dokuz. O halde sorun çokta fahri müfettişlik sisteminden kaynaklanmıyor.

Özellikle büyük kentler ile yaz ve kış nüfusu arasında büyük farklar olan turizm bölgelerinde ciddi boyutta otopark sorunu yaşanmaktadır. Boş park yeri bulmak imkânsız gibidir. Ya, “en iyi otopark yeri park yapılmaz levhalarının altıdır” diyerek ceza işi şansa bırakılıyor, ya da flaşörleri yani şoförlerin diliyle “dörtlüler yakıldı mı kısa ya da uzun park yapma hakkı elde edildi” sanılıyor. FTM’leri de son zamanlarda ceza işini sıkı tutunca araç sahiplerinden tepkiler artmış hatta habere göre bazı yerlerde eylemler yapılmış.

Değerli yetkililer de her zaman olduğu gibi sorunu kökten çözmüşler: Müfettişler park cezası yazmasın. Böylece her mahallenin başına her sokak arasına trafik polisi yerleştirilemeyeceğine göre ceza yeme riski de çok azalıyor. Herkes arabasını dilediği yere bırakıp rahatça uyuyabilir. 

Kente ait sosyal donatı alanlarında yaşanan sorunların nedenlerini yıllardır tartıştığımız ve olumlu hiçbir ilerleme sağlayamadığımız için tekrar bu konuya değinmek istemiyorum. Çünkü değişen bir şey olmayacak. Herkes uyurken uyanıkların kenti nasıl bu hale getirdiklerini de bilmeyen kalmadı. Açıkçası çoğu insanında umurunda değil. Bende park cezasından kurtuldukları için sevinenlere iki fotoğraf üzerinden birkaç soru sormak istiyorum.
     

İlk resimdeki arabayı park eden kişi acaba hiç düşündü mü uyumadan önce? Benim yaşlı anne veya babam arabayı böyle park ettiğim için trafik yoluna inerse ya da eşim bebeğimizin arabasıyla birlikte mecburen trafiğin yoğun olduğu sokak üzerinde yürürse onlara bir araç çarpar mı ya da çarparsa ne olur diye? Tretuvara körler için yapılmış işaret çizgilerinin üzerine park ettiğime göre kör arkadaşım yoluna devam etmek için bu haliyle yoluna nasıl devam edecek, arabanın üstünden mi atlayacak yoksa o da bu haliyle yoldan mı yürümeye çalışacak?  Bırakalım onu geçelim ikinci fotoğrafa.

Arabayı bu şekilde park edip evinize huzur içinde çıkan vatandaş ani bir kalp krizi geçirirse ya da Allah göstermesin bir şeye takıp düşer ve başını bir yere çarparsa ne olacak, ilk müdahaleyi yapacak sağlık ekibi ve ambulans nasıl girecek sokağa? Hadi kendisine bir şey olmadı, ama mahallede yangın çıktı veya bir felaket yaşandı nasıl ulaşacak itfaiye ya da kurtarma araçları ve personeli olay yerine?

Aslında bunların hepsini biliyor ama yine de rahat rahat uyuyor toplum. Bir olay karşısında sorumlularsa her zamanki gibi çeşitli bahanelerle işin içinden kolayca sıyrılıyorlar. Neden mi? Çünkü onlar her zaman uyanık.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberimizvar.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.